21 Ağustos 2011 Pazar

Seyyah

Merhaba,
Herkesin bir hayali vardır, benimki de belgesel çekmekti.
Seyyah olup dünyayı gezmek ve mümkünse bunun için birilerinin bana üste para vermesi en büyük hayalim oldu benim.
Annemle babam evlenirken babam anneme bir şart koşmuş; "Hadi, tatile gidiyoruz deyince hazır olacaksın", annem de; "peki" demiş.
Eh, anne- baba gezmeye bu kadar meraklı olunca armutlar da dibine düşüyor, birileri "hadi" diyince Emre ile ben de yollara düşüveriyoruz.
Tabi birilerinin hadi demesini beklememek için birbirimize "hadi" deyiveriyoruz.
Biz öyle "bütün sene yorulduk, bir hafta 5 yıldızlı otelde her şey dahil yan gelip yatayım" tipi tatilcilerden de değiliz.
Tatil bizim için yeni yerler, yeni tatlar keşfetmek demek. Öyle ki tatil dönüşü uykusuzluktan, yorgunluktan bitkin düşmek de var işin ucunda ancak önemli olan zihinleri ve ruhları dinlendirmek zaten.
"Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?" derler, ben hem okuyup hem gezenlerdenim; bir nevi okur-gezer de denebilir.
Ancak seyyahlık biraz da cesaret demek bana kalırsa, bir kahverengi tabelanın peşine düşüp, çamurlu yollardan, hiç duymadığınız bir köye doğru ilerleyip eşsiz bir manzarayı keşfetmek kadar eğlenceli bir şey az bulunur.
Fazla müşkülpesent olmayı da kaldırmaz seyyahlık; seyyah umduğunu değil bulduğunu yer, gerekirse çadırda yatar, kilometrelerce dağ, tepe güneşin altında yürüyebilir.
Yılan mı çıkar, çıyan mı demeden mağaralara dalabilir.
Bekçi görmeden şelalenin altına girebilir, ne de olsa şelaleye girmek değil bekçiye yakalanmaktır yasak olan.
Daha pek çok şey söylenebilir aslında, ben kısaca "hadi" demek istedim size.
Merve
Seyyah



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder