1 Temmuz 2012 Pazar

SARIGERME - KARADON KAYA MEZARLARI

SARIGERME Sarıgerme, Osmaniye köyünün sahilinin adı. Köy sahilden 850 m içeride. Sarıgerme adı, Osmaniye’nin içinden geçen ve kumsalı bölen Sarıçay’dan geliyor. ormandan kesilen kerestelerin denize taşınmasında kullanılan Sarıçay’ın deniz bağlantısı, keresteler denize kaçmasın diye kapatılırmış. Bu işleme de “germe” denirmiş. Sarıgerme adı da böyle doğmuş. Sar-çed (Sarıgerme Çevre Eğitim Derneği) plajına gideceğiz. Arabayı köyün girişindeki otoparka bırakıyoruz, plajın orada park yasağı var. Ancak otoparktan plaja kadar ücretsiz çekçek ile transfer gerçekleştiriliyor. Çekçek bir traktörün çektiği, içinde koltuklar olan bir romörkten ibaret. Tıngır mıngır sallana sallana plaja iniyoruz çekçekle. Kümes hayvanlarından oluşan bir hayvanat bahçesi karşılıyor girişte. Tatil köylerinin bahçelerini aratmayacak kadar düzgün bir park yapılmış. Ağaçlar altında piknik yaptıktan sonra kumsalda denize girebilirsiniz. Kumlarda bizi karşılayan ilk sürpriz kumların arasında filizlenen kum zambakları, dernek tarafından koruma altında alınmış bu beyaz ve zarif çiçekler görülmeye değer. Sahile indiğimizde 2. sürprizle karşılaşıyoruz. Kumdan heykeller yapılmış sahile. Yunuslar kumdan denize dalıp çıkıyor adeta, öteki tarafta kocaman bir kaplumbağaya bir balina arkadaşlık ediyor. Sarıgerme plajının bir diğer güzelliği de derneğin engelliler için 7kmlik sahil boyunca yaptırdığı ahşap yol, plajın girişine de tekerlekli sandalyeler konulmuş. Ancak deniz için aynı güzellikte yorum yapamayacağım. Uzun süre diz hizasına bile gelmeyen engebeli bir kum var sığ denizin içinde, rüzgâr ve dalgalar da cabası. Yüzmeye çok elverişli değil anlayacağınız, pek tat vermiyor. KARADON KAYA MEZARLARI Sarıgerme’den ayrılınca Karadon Köyü’nde nar ve limon ağaçları arasında bir derenin ardında kaya mezarları ile karşılaştık yeniden. Kimisi bitmemiş izlenimi veren, Fethiye’dekiler kadar görkemli olmayan bu mezarları ilginç yapan ise tam altındaki arazide asri mezarlığın yer alması, kayaya gömme adetleri değişse de Karadon’da köylüler asırlar sonra ölülerini aynı alanda toprağa gömmeye devam ediyorlar. Limon ağaçlarının taze yapraklarını avuçlarınızın arasında sürterseniz inanılmaz kokusunu ellerinize bıraktığını göreceksiniz. İlk durağımız Akyaka idi son durağımız da Akyaka oluyor. Akşam yemeğimizi yiyoruz yola çıkmadan. 9 günde İstanbul’dan Fethiye’ye kadar toplamda 2266km yol yaptık. Vaktimiz ve imkânımız olsa ben birkaç bin kilometre daha gezsem doyamam sanırım. Bu bayram çocukluğumdaki kırmızı ayakkabılarıma inat yastığımın altında pembe paletlerim, güneş yağı ikram ediyorum şeker niyetine. Geceleri televizyon yerine dalgaları, gündüzleri ise cırcır böceklerini dinlemeyi özleyeceğim. Uyanır uyanmaz duş yerine denize dalmayı da. Tamamen plansız, programsız, spontane bir şekilde dolaştık. Tatil bitti, yorulduk, biraz dinlenmek lazım aslında. Şimdi koluna saat tak, hatta o saati kur, palet yerine ayakkabı, mayo yerine elbise giy, işe git; tatilin bitmediği bir yer var mı bildiğin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder